Etkin Öğrenmenin Anlatısı
- sinanansen
- Jul 24, 2023
- 4 min read

Hikayenin Manası
Gordon Wells, “The Meaning Makers” adlı ufuk açıcı kitabında hikaye anlatımının sadece dil için değil bilişsel gelişim için de önemini belirtti. İngiltere’nin Bristol kentinde çocukların ilk dil edinimlerinden ilkokul süreçlerini boylamsal biçimde inceleyen “Evde ve Okulda Dil” araştırmasında Wells hikayelerin okuryazarlığa bir hazırlık olarak önemini vurguladı. Hikayelerin birkaç nedenden ötürü okuryazarlığa hazırlık için diğer yöntemlerden daha iyi olduğu sonucuna vardı:
Hikayeleri dinlerken, çocuklar “yazı dilinin bağlantılı anlam oluşturma düzenini ve onun belirli ritimleri ve yapıları hakkında bir deneyim kazanabilirler.”.
Hikayeler çocuğun deneyiminin kapsamını gerçek yaşam koşullarının ötesine taşır.
Hikayeler, çocukların dünyayı anlamalarına yardımcı olan ve çocuğun iç diyaloglarını harekete geçiren yetişkin ve çocuk arasındaki katılımcı konuşma için mükemmel bir fırsat sağlar. Bu içsel konuşma, bağımsız düşüncenin gelişiminde önemli bir aşamayı oluşturur.
Çocuğun düşünme süreçlerini algılamasının bir hikayenin okunmasından çok anlatılmasında daha etkin olduğunu düşünüyorum. Elbette, yazılı hikaye daha bilinçli yapılandırılmış bir forma sahip olabilir; yüksek içsel sanatsal değere sahip olabilir, ancak ilgili düşünme süreçleri daha fazla uzaklaştırılmıştır. Hazırlıksız okuma, cümle yapısına uygunsuz vurgu yapılarak doğal edebi yapıyı bulanıklaştırabilir. Okuryazarlığın daha ileri bir aşamasında, çocuk zaten kendi başına okuyarak canlı hikaye resimlerini yeniden yaratabilecektir. Küçük bir çocuk için hikaye anlatımı jestlerin gözlemlenmesini, yüz ifadesini, duymayı ve kelime tanımayı ve anlatanın o andaki düşünce ve hayal gücü süreçlerini algılamasını içeren karmaşık bir olaydır. Tüm bu unsurlar, hikayenin kendisinden ayrılamaz.

Erken dönemde, hikayeler bellekten anlatılmalıdır. Ebeveynler çoğu zaman, aslında sadece günlük olayları anlatan en sıradan hikayelerin, küçük çocuklar tarafından nasıl coşkuyla dinlendiğini fark ederler. Çocuklar, yetişkinlerin ardışık olayları anlatış biçimlerini nasıl düzenledikleri üzerine yoğun bir ilgi duyarlar. Çocukların naif ve dağılmamış dikkati yetişkinlerin söylemlerindeki bilişsel süreçleri algılayabilir. Çocuk - özümseme ve taklit yoluyla - daha büyük çocukların veya yetişkinlerin artık dikkat etmesi gerekmeyen algılar aracılığıyla öğrenebilir.
Bir çocuk, nihayetinde, alfabe harflerini okuma ve yazma çıkarımını yapabilmek, sayılarla simgelenen nitelikleri anlamak ve buna benzer müfredat içeriklerini kavrayabilmek için dilin sembolik değerini öğrenmelidir. Anlam; bir yandan bağlamla, diğer yandan taklit yoluyla iletilir. Bir şeyin yetişkin için anlamı varsa, çocuk için de o kelime veya sembol anlam kazanacaktır. Bir hikaye, çocuğa anlatanın kişisel idrakiyle dolu bir bağlam sunar. Böylelikle hikaye dinlemek, bir çocuğun yazının soyutlamasıyla başa çıkmadan önce dilin sembolik değerini kavramasını sağlar.
Anlatım yoluyla kavramak, çocukların deneyimlerini düzenlemelerine, olayları açıklamalarına ve talimatları takip etmelerine yardımcı olur. En önemlisi, anlatı yoluyla işitmeye ve kendilerini ifade etmeye alışmış çocuklar, yetişkinlerin dilini daha kolay anlayabilirler. Bu şekilde çocuklar etraflarında bulunmayan ve belki de yaşam deneyimlerinin oldukça dışında olan şeyleri duyduklarında kavrayabilirler.
Kendi düşünme süreçlerini yönetebilmeleri için çocuklar sembolleri kullanabilmeli ve sembolleri kendi deneyimleri ile ilişkilendirebilmelidir. Wells’in de belirttiği gibi;
“Hikayelerin eğitimde okuryazarlığın kazanılmasına katkılarının çok ötesine geçen bir rolü vardır. Zihinde hikayeler inşa etmek, anlamlandırmanın en temel yollarından biridir; bu nedenle, öğrenmenin tüm yönlerini kapsayan bir faaliyettir. "
Hikaye anlatımı muhtemelen insan kültürü kadar eskidir ve kesinlikle bugün bildiğimiz şekliyle dil kadar eskidir. Dünya hakkındaki bilgilerinin toplamı ve teknik başarılarının yanı sıra dünya görüşü de dahil olmak üzere her kültürün mirası, geleneksel olarak sözlü hikaye geleneklerinde korunmuştur. Kültürler, büyük ölçüde, ritüel olarak anlattıkları kutsal hikayeler aracılığıyla kendilerini tanımlarlar. Bunun güzel bir örneği, doğanın öz yaşam hikayelerini ve insanlarla ilişkisini anlatan Aborijinler’in Şarkı Yolları* görülür.
Okuryazar kültürler, değerlerini, yıllık döngünün önemli anlarında okunan kutsal metinlere dahil etmişlerdir. Bu tür metinlerin çoğu anlatı biçimindedir ve Mısır Ölüler Kitabı veya Tibet Ölüler Kitabı'nda olduğu gibi ruhun yolculuğunu tanımlar veya insanların tarihini kaydeder.
Modern kültürler, kitapları ve şimdi de elektronik teknolojiyi kullanarak toplumun değerli gördüğü şeyleri kaydetmeye devam ediyor. Ancak ilkeler aynı kalıyor. Bilimsel gerçekler bile anlatı biçiminde anlatılır; aksi takdirde çoğu okuyucu tarafından anlaşılmaz hale gelir. Hikayeler, insan deneyiminin temel ve süregelen ve endişe olarak görülen yönlerinin anlamlı bir yorumunu sağlar. Anlatı hakkında bu kadar önemli olan nedir? Anlatıyı ne oluşturur? Bir hikayede ne bulunur?
Anlatı Yapısı
Jerome Bruner anlatının yapısını şu şekilde tanımlamıştır;
• Anlatının sırası olmalıdır.
• Anlatının bir olay örgüsü olmalı, anlam taşıyan bir sekansı olmalıdır.
• Anlatının bir tür çözüme ulaşan yüksek bir gerilim noktası olmalıdır.
• Bir anlatı doğru olabilir ya da olmayabilir. Gerçeklere kayıtsızdır.
• Bir anlatı, olağan ve olağandışı olanı birbirinden ayırır.
• Bir anlatı, dikkati kişisel veya öznel deneyime yönlendirir.

Bu yapıda örtük olan şey, anlatının dünyayı betimlemek için formal, hatta ritüelleştirilmiş biçimler kullandığı gerçeğidir. Aynı zamanda pasif olmaktan çok dinamik bir konuşmacı dinleyicisi ilişkisini ifade eder. Anlam, hem hikaye anlatıcısı hem de dinleyici tarafından bilindiği varsayılan arka plan bilgileri dahil olmak üzere bağlamla zenginleştirilir. Bu nedenle, salt bir olaylar dizisi, belirli bir dinleyici düşünülerek oluşturulmadığı için bir anlatı oluşturmaz ve bu dizi, görünen değerden başka herhangi bir özel anlam düşünülerek inşa edilmemiştir. Anlatının dışında bırakılanlar gibi, genellikle olayları belirli bir anlamla aşılayan anlatı esnasındaki etkileşimdir.
Konuşma-eylem kuramına göre, hikaye anlatmak bir tür eylemdir, üç bileşeni olan bir eylemdir: anlatıldığı şekliyle gerçek hikaye, konuşmacının hikayeyle başarmayı amaçladığı şey ve hikayenin dinleyici üzerindeki etkisi. Bu çerçeve, çocuklar tarafından ve çocuklar için hikaye anlatmanın aktif, sosyal ve kavramsal etkileşimi nasıl içerebileceğini görmemizi sağlar. Bir hikaye, ilişkileri kurmak, açıklığa kavuşturmak veya değiştirmek için bahane sağlayabilir. Hikayeler bağ kurmaya, çatışmaları çözmeye ve deneyim paylaşmaya, kışkırtmaya, kızdırmaya veya dikkat çekmeye yardımcı olabilir. Anlatılanlar genellikle nasıl ve kime anlatıldığına bağlı olarak anlam kazanabilir.
Konuşma eylemleri olarak hikayeler, oyun oynayan okul öncesi çocuklar için özellikle önemlidir. Anlatı yapısı, çocukların bir oyun durumunda rol almalarını sağlayan temel bir olay örgüsü sağlayabilir. Doktorculuk oynuyorlarsa, bir çocuk doktor, diğeri hasta çocuğu olan anne olabilir. Bu olay örgüsü diyaloglu oyun ortamı üretir ve anlatının bulunduğu bölümler içerir. Örneğin doktor olan çocuk anneye ilaçların yazılı olduğu bir reçete verir ve bu ilaçları nasıl kullanması gerektiğini anlatabilir.
Küçük çocuklar, rol oynamanın oldukça çeşitli ve karmaşık olduğu işbirlikçi hikaye anlatımına çok zaman ve enerji harcarlar. Bu tür hikayeler aracılığıyla sadece sosyal olarak etkileşim kurmayı öğrenmekle kalmazlar, deneyimlerini ve bildiklerini organize etmeyi öğrenirler ve aynı zamanda bu bilgiyi başkalarına nasıl aktaracaklarını da öğrenirler.
*Aborijinler’in Şarkı Yolları: Aynı zamanda “Düş Yolları” olarak da bilinir. Avustralya yerlilerinin animist inanç sisteminde düş zamanı varlıklarının yani yaratıcı ataların kıta boyunca izlediği rotayı işaretleyen şarkı sözü dizinidir. Şarkı dizilerinin yolları geleneksel şarkı döngülerine, hikayelere, dansa ve sanata kaydedilir ve genellikle törenlerin temelini oluşturur. İnsanları topraklarına bağlayan Aborijin kültürünün hayati bir parçasıdır.
Çeviren: Candan Çalışkan
Kaynakça
Bu yazı https://www.waldorflibrary.org/images/stories/articles/WJP2_rawson.pdf sayfasından çevrilmiştir.
https://en.wikipedia.org/wiki/Songline
https://arkeofili.com/efsaneleri-ve-etkileyici-inanc-sistemleriyle-aborjinler/
Comments